ÖLÜMSÜZ DENİZANASI
Deniz anaları tabiatta bulunan en basit canlılardan birisi gibi gözükse de muhteşem bir özellikleri var. Hayat onlar için hep devam eden bir döngü.
Her ne kadar gerçek gibi görünmese de evet aslında gerçek denizanaları ölümsüzdürler . Şimdi geçelim bunun nasıl olduğuna:)
Turritopsis dohrnii diğer bir adıyla ölümsüz denizanası,bazı yerlerde ismi turritopsis nutricula olarak biliniyor.Ama doğru ismi Turritopsis dohrnii dir. T.dohrnii türü biyolojik olarak ölümsüz canlı grubunda yer alır.Bu canlılar fiziksel bir şekilde şiddete uğramadıkça asla ölmezler,teknik olarak soylarını sonsuza kadar sürdürebilirler.Sonsuza kadar yaşadıkları için ilgi çekicidirler.Peki ölümsüz canlı nedir?Gerçekten var mıdır? aslında yarısını aktarırlar.Eşeysiz üreyen canlılar ise neredeyse her zaman kendilerinin bir kopyasını bırakırlar böylelikle kendi bedenleri ölse bile genleri ve genlerinden oluşmuş kopyaları hayatlarını sürdürürler.Bu yüzden bu canlılar biyolojik ve evrimsel açıdan ölümsüz olurlar.Yani tek hücreli canlıların neredeyse hepsi ve yassı solucanlar gibi eşeysiz üreyen canlılar ve bazı bitkiler hatta hayvanlar bile biyolojik olarak ölümsüz canlılardır.Çünkü bunlar kendilerinin kopyalarını üretebilir ve kendileri ölse bile kopyaları hayatta olduğu için bireyin kendisi yaşamayı sürdürecektir.Burada değinmemiz gereken en önemli nokta bu ,evet kopyaları sayesinde ölümsüzdürler.Bazı insanlar,ölümsüzle mi? Diye bakmak için fiziksel şiddet uyguluyorlar tabi ki vücut bütünlüklerini yitirerek ölürler.Zaten bu canlılar ölüme karşı dirençli değillerdir.Ölebilirler.Ama örneğin biz insanlar üzerimize herhangi bir şiddet uygulanmasa da öleceğiz(şimdilik).Fakat biyolojik olarak ölümsüz canlılar herhangi bir şiddete maruz kalmadıkları sürece hayatlarını sonsuza kadar sürdürebilirler.
Peki bizim araştırdığımız canlı olan ölümsüz denizanası bunu nasıl başarıyor.Aslında gayet basit evet şimdi bunu nasıl yaptığına geçelim.Ölümsüz denizanası,kendisinin de dahil olduğu Sölenter Şubesi’nin yaşam döngüsünü manipüle etmektedir.Neredeyse her zaman denizanaları kategorize edilen Sölenterler’in yaşantısı iki evreden oluşur.Bu 2 evreden biri polip evresi ve diğeri de medusa evresidir.Polip evresindeki sölenterler ,hayvandan daha çok bitkiyi andırırlar…Su dibinde,kendilerini bir” kök “(ya da sap)ile sabitleyerek ,fiziksel olarak yer değiştirmeden yaşarlar.Dahası diğer bir hayvan türü olan süngerlerin yaşam biçimini de düşünebilirsiniz.Tudundukları yere sabit bir şekilde ağızlarında bulunan dokungaçlar ile avlanırlarve bu şekilde yaşarlar.Polip evredeki hayvanlar”tomurcuklanma”ile eşeysiz olarak ürerler.Kısacası vücutlarının bir parçası ayrılır ve o parçadan bir bütün elde edilir.Sonuç olarak tek bir sölenter,aynısının kopyası olan iki sölentere çoğalmış olur.
Daha sonradan bu canlılar gelişim evrelerinin tamamlanmasıyla birlikte bu canlılar Medusa evresine geçerler.Medusa evresinde canlıların vücutları daha bilindik olan” çan” ya da “şemsiye” şeklini alır.Denizanalarında genelde gördüğümüz gibi uzun dokunaçlara sahip olurlar ve bu evrede artık bir yere sabit kalmak zorunda değiller hareket edebilirler ve bu sayede yaptığımız hayvan tanımına daha uydun bir şekilde avlanırlar ve artık Medusa evresindeki sölenterler ,eşeysiz olarak değil eşeyli olarak ürerler.
Denizanalarının yaşam döngüsü her zaman polip olarak başlar ve Medusa evresine girilir. Eşeyli üreme ile yavrular üretilir ve sonra ölünür.Yavrular polip dönemden geçerek büyürler ve bu döngü normal bir hayvandaki gibi sürer.Bir çok denizanası bu döngüyü tamamlar ve yaşlanarak ölür.Çünkü Medusa evresine ulaşmış bir denizanası için ölüm kaçınılmazdır.
Tabi ölümsüz denizanası olarak bilinen Turritopsis dohrnii hariç…Diğer tüm denizanalarından farklı olarak bu tür polip evresinden Medusa’ya gelip tekrar polip evresine dönebilir.Bu sayede yaşlanıp ölmek yerine kendisini tekrar tekrar polip evresine alır.Bunu bir insanın 85 yaşından 18 yaşına dönmesine benzetebiliriz.
Bu tür darbelere fiziksel şiddete maruz kaldığında tabi ki ölebilir.Ama bu özellik kesinlikle küçümsenmemeli ileride yaşlılık için kullanılabilir.
Bu tür ilk keşfedildiğinde T.nutriculla olarak isimlendirilmiş fakat sontasında T.dohrnii olduğu fark edilmiştir.Canlının Medusa evresinden bir çok nedenden dolayı polip evresine dönebildiği görülmüştür.Bunu yapabilmesine olanak sağlayan fizyolojik sürece transdiferansiyasyon ismi verilmektedir.Bu süreç neredeyse tüm çok hücreli canlılarda görülen” hücre özelleşmesinin”tersine dönerek yeni hücrelerin oluşmasını sağlamak şeklindedir.
Yapılan araştırmalara göre T.dohrnii türünde olan tüm canlılar istisnasız olarak polip evresine dönebilmektedirler.Şuana kadar bilindiğine göre tüm hayvan alemi içerisinde sadece T.dohrnii erken gelişim evresine geri dönebilmektedir.Yassı solucanlar,tek hücreli canlılar bile sadece kısmi ölümsüzlük sağlayabilmektedirler.Hiçbiri hayatlarının erken bir evresine dönememektedirler.
Henüz ,bu canlılar üzerinde uzun süreli araştırmalar yapılmamıştır.Bu nedenle bu canlının kaç kere üreyebildiğini ne kadar sağlıklı üreyebildiği bilinmemektedir.Henüz yaşayan bireylerin kaç yaşında olduğu bilinmemektedir.Bu canlılar üzerinde daha fazla ve uzun süreli araştırılabilirse bu soruların cevaplarına ulaşabiliriz
Her ne kadar gerçek gibi görünmese de evet aslında gerçek denizanaları ölümsüzdürler . Şimdi geçelim bunun nasıl olduğuna:)
Turritopsis dohrnii diğer bir adıyla ölümsüz denizanası,bazı yerlerde ismi turritopsis nutricula olarak biliniyor.Ama doğru ismi Turritopsis dohrnii dir. T.dohrnii türü biyolojik olarak ölümsüz canlı grubunda yer alır.Bu canlılar fiziksel bir şekilde şiddete uğramadıkça asla ölmezler,teknik olarak soylarını sonsuza kadar sürdürebilirler.Sonsuza kadar yaşadıkları için ilgi çekicidirler.Peki ölümsüz canlı nedir?Gerçekten var mıdır? aslında yarısını aktarırlar.Eşeysiz üreyen canlılar ise neredeyse her zaman kendilerinin bir kopyasını bırakırlar böylelikle kendi bedenleri ölse bile genleri ve genlerinden oluşmuş kopyaları hayatlarını sürdürürler.Bu yüzden bu canlılar biyolojik ve evrimsel açıdan ölümsüz olurlar.Yani tek hücreli canlıların neredeyse hepsi ve yassı solucanlar gibi eşeysiz üreyen canlılar ve bazı bitkiler hatta hayvanlar bile biyolojik olarak ölümsüz canlılardır.Çünkü bunlar kendilerinin kopyalarını üretebilir ve kendileri ölse bile kopyaları hayatta olduğu için bireyin kendisi yaşamayı sürdürecektir.Burada değinmemiz gereken en önemli nokta bu ,evet kopyaları sayesinde ölümsüzdürler.Bazı insanlar,ölümsüzle mi? Diye bakmak için fiziksel şiddet uyguluyorlar tabi ki vücut bütünlüklerini yitirerek ölürler.Zaten bu canlılar ölüme karşı dirençli değillerdir.Ölebilirler.Ama örneğin biz insanlar üzerimize herhangi bir şiddet uygulanmasa da öleceğiz(şimdilik).Fakat biyolojik olarak ölümsüz canlılar herhangi bir şiddete maruz kalmadıkları sürece hayatlarını sonsuza kadar sürdürebilirler.
Peki bizim araştırdığımız canlı olan ölümsüz denizanası bunu nasıl başarıyor.Aslında gayet basit evet şimdi bunu nasıl yaptığına geçelim.Ölümsüz denizanası,kendisinin de dahil olduğu Sölenter Şubesi’nin yaşam döngüsünü manipüle etmektedir.Neredeyse her zaman denizanaları kategorize edilen Sölenterler’in yaşantısı iki evreden oluşur.Bu 2 evreden biri polip evresi ve diğeri de medusa evresidir.Polip evresindeki sölenterler ,hayvandan daha çok bitkiyi andırırlar…Su dibinde,kendilerini bir” kök “(ya da sap)ile sabitleyerek ,fiziksel olarak yer değiştirmeden yaşarlar.Dahası diğer bir hayvan türü olan süngerlerin yaşam biçimini de düşünebilirsiniz.Tudundukları yere sabit bir şekilde ağızlarında bulunan dokungaçlar ile avlanırlarve bu şekilde yaşarlar.Polip evredeki hayvanlar”tomurcuklanma”ile eşeysiz olarak ürerler.Kısacası vücutlarının bir parçası ayrılır ve o parçadan bir bütün elde edilir.Sonuç olarak tek bir sölenter,aynısının kopyası olan iki sölentere çoğalmış olur.Polip evresindeki deniz anaları aşağıdaki resimdeki gibi görünür.
Daha sonradan bu canlılar gelişim evrelerinin tamamlanmasıyla birlikte bu canlılar Medusa evresine geçerler.Medusa evresinde canlıların vücutları daha bilindik olan” çan” ya da “şemsiye” şeklini alır.Denizanalarında genelde gördüğümüz gibi uzun dokunaçlara sahip olurlar ve bu evrede artık bir yere sabit kalmak zorunda değiller hareket edebilirler ve bu sayede yaptığımız hayvan tanımına daha uydun bir şekilde avlanırlar ve artık Medusa evresindeki sölenterler ,eşeysiz olarak değil eşeyli olarak ürerler.
Denizanalarının yaşam döngüsü her zaman polip olarak başlar ve Medusa evresine girilir. Eşeyli üreme ile yavrular üretilir ve sonra ölünür.Yavrular polip dönemden geçerek büyürler ve bu döngü normal bir hayvandaki gibi sürer.Bir çok denizanası bu döngüyü tamamlar ve yaşlanarak ölür.Çünkü Medusa evresine ulaşmış bir denizanası için ölüm kaçınılmazdır.
Tabi ölümsüz denizanası olarak bilinen Turritopsis dohrnii hariç…Diğer tüm denizanalarından farklı olarak bu tür polip evresinden Medusa’ya gelip tekrar polip evresine dönebilir.Bu sayede yaşlanıp ölmek yerine kendisini tekrar tekrar polip evresine alır.Bunu bir insanın 85 yaşından 18 yaşına dönmesine benzetebiliriz.
Bu tür darbelere fiziksel şiddete maruz kaldığında tabi ki ölebilir.Ama bu özellik kesinlikle küçümsenmemeli ileride yaşlılık için kullanılabilir.
Bu tür ilk keşfedildiğinde T.nutriculla olarak isimlendirilmiş fakat sontasında T.dohrnii olduğu fark edilmiştir.Canlının Medusa evresinden bir çok nedenden dolayı polip evresine dönebildiği görülmüştür.Bunu yapabilmesine olanak sağlayan fizyolojik sürece transdiferansiyasyon ismi verilmektedir.Bu süreç neredeyse tüm çok hücreli canlılarda görülen” hücre özelleşmesinin”tersine dönerek yeni hücrelerin oluşmasını sağlamak şeklindedir.
Yapılan araştırmalara göre T.dohrnii türünde olan tüm canlılar istisnasız olarak polip evresine dönebilmektedirler.Şuana kadar bilindiğine göre tüm hayvan alemi içerisinde sadece T.dohrnii erken gelişim evresine geri dönebilmektedir.Yassı solucanlar,tek hücreli canlılar bile sadece kısmi ölümsüzlük sağlayabilmektedirler.Hiçbiri hayatlarının erken bir evresine dönememektedirler.
Henüz ,bu canlılar üzerinde uzun süreli araştırmalar yapılmamıştır.Bu nedenle bu canlının kaç kere üreyebildiğini ne kadar sağlıklı üreyebildiği bilinmemektedir.Henüz yaşayan bireylerin kaç yaşında olduğu bilinmemektedir.Bu canlılar üzerinde daha fazla ve uzun süreli araştırılabilirse bu soruların cevaplarına ulaşabiliriz